Türkiye KAYSERİ 13. Yüzyıl
ÇİFTE MEDRESEOlarak da bilinir.
1205/06
Şehir merkezinde, Yenice Mahallesi’nde ve Mimar Sinan Parkı içerisinde bulunmaktadır. Çifte Medrese olarak da anılan yapı, birbirine bitişik olarak inşa edilmiş iki yapı ve medrese dahilindeki bir kümbetten ibarettir.
Doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı, açık avlulu ve dört eyvanlı iki yapıdan batı kanadındaki şifâhâne, doğu kanadındaki ise tıp medresesidir; şifâhâne, hacim olarak medreseden daha büyüktür. Her iki yapı da, içeriden dar bir geçitle birbirleriyle irtibatlandırılmıştır.
Bitişik düzende inşa edilmiş iki yapının da ön cepheleri olarak tasarlanmış güney cephesi üzerinde iki ayrı taçkapı ile dikdörtgen biçimli pencereler ve saçak altlarında çörtenler yer alır. Diğer cepheler, çoğu geç dönemlerde açılmış pencere ve çörtenlerle hareketlendirilmiştir. Kuzey cephesi, girinti ve çıkıntılı duvarlarıyla düzensiz bir görünümdedir. Geçmişte bu kısımda mevcut olan bir kümbet nedeniyle, duvar yapısının kümbeti koruyacak şekilde düzenlenmiş olabileceği düşünülmektedir.
Medresenin güney cephesinin doğu kanadında yer alan ve özgün yapısını kaybettiği anlaşılan taçkapı, sadeliğiyle dikkati çeker. Üst kısmı tamamen yenilenmiş olan taçkapıda, iki kemerin kuşattığı niş içerisinde basık kemerli kapı açıklığı bulunur. Kapı nişini iki yanda kademeli olarak birbirini izleyen silmeler sınırlandırır.
Basık kemerli kapı açıklığından, sivri beşik tonozla örtülü dar bir mekân olan ve avluyu kuşatan revağın batı kanadına açılan giriş bölümüne geçilir. Ortası havuzlu avlu, kare planlı ayaklara oturan ve yüksek sivri kemer gözleri halinde avluya açılan bir revakla doğu, batı ve güney kenarları boyunca kuşatılmıştır. Avlunun kuzey-doğu köşesinde kümbet bulunur.
Avlunun kuzey kanadında yer alan ana eyvan, doğu kanadına bitişik ve kışlık derslik olarak tanımlanan sivri beşik tonoz örtülü mekândan daha küçük bir hacim olarak tasarlanmıştır. Avlunun doğu ve batı kanatlarında sivri beşik tonozla örtülü yan eyvanlar dikdörtgen planlı olup aynı büyüklüktedir; buna karşılık, avlunun güney kanadında ve ana eyvanla aynı aks üzerinde yer almayan sivri beşik tonoz örtülü eyvanın, yan eyvanlara göre daha küçük bir hacim olması dikkat çekicidir. Avlunun doğu, batı ve güney kanadındaki eyvanlara bitişik olarak avluyu U plan oluşturacak şekilde kuşatan sivri beşik tonoz örtülü odalarda da, yönlerde ve boyutlardaki farklılıklar barizdir.
Avlunun doğu kanadındaki yan eyvan ile kuzey-doğu köşesindeki kışlık dershane olarak tanımlanan mekân arasında yer alan iki katlı kümbet, sekizgen prizmal gövde üzerinde içten ve dıştan sekizgen piramidal külâhla örtülü anıtsal bir tasarımdır; gövdenin üst bölümü ve külâh, medrese çatısından yükselen bir kütledir; gövdenin sekizgen gövdesinin yüzeylerinde, yarı dairesel formlu ve kule görünümlü dekoratif yapı elemanları yer alır.
Medresenin avlusundaki revak kemerinden geçilerek ulaşılan kümbetin üst katına, iki kollu ve ara sahanlıklı dekoratif basamaklara sahip bir merdiven kuruluşuyla çıkılmaktadır; üstten basık bir tahfif kemeriyle sınırlanan ve basamaklı bir tepeliği olan düşey dikdörtgen bir niş içine alınmış ve dört merkezli dekoratif bir kemerle çevrelenen basık kemerli kapı açıklığından sekizgen planlı iç mekâna dahil olunur;duvarlarında, farklı derinliklerde açılmış yüksek nişler bulunmaktadır. Yarım daire kavisli ve dikdörtgen formlu nişler, yarım kubbeciklerle örtülüdür. Merdiven sahanlığının altındaki dikdörtgen bir kapıyla dahil olunan alt kat, dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozla örtülüdür; iki mazgal penceresiyle aydınlatılmıştır. Bütünüyle düzgün kesme taşla kaplanmış kümbet, sadeliği ile dikkati çeker. Dışta, saçak kornişinin altında gövdeyi dolaşan bordürde Âyetü’l Kürsî yazılıdır.
Medreseye batı cephesinden bitişen Şifâhâne’nin güney cephesi, medrese ile hemyüz olmayıp dikaçısal bir profil yaparak dışa taşmaktadır. Şifâhâne’nin güney cephesinin batı kanadında, beden duvarından dışa taşkın ve dikdörtgen prizmal bir kütle halinde yükselen taçkapısı, dışa taşan ve cephe kotunu aşarak yükselen dikdörtgen prizmal bir kütleden ibarettir. Taçkapı kütlesi, farklı genişlik ve profillerdeki bordür ve silmelerle, yanlardan ve üstten düşey dikdörtgen bir çerçeve içine alınmıştır; mukarnaslı konsollar üzerinde, yedi sıralı mukarnaslı kavsara yer alır. Kavsarayı, alt kenarından başlayıp yanlardan kuşatarak sivri kemer halinde çevreleyen bordür üzerine halat örgü şeklinde geçmeler oluşturan geometrik bir kompozisyon işlenmiştir.
Kemerin iç ve dış köşelerinde, yüzeyleri haylice yıpranmış rozetler bulunur. Kemerin kilit taşının üzerinde, yatay olarak yerleştirilmiş ve yanlardan ve üstten profilli çerçeveler içine alınmış beyaz mermerden iki satırlık bir kitâbe bloğu yer alır. Kitâbe bloğunun üstünde ve iki köşesinde birer rozet ile ortalarında zamanla hayli aşınmış ve geçmişte birbirine sarılı oldukları bilinen iki yılan figüründen sadece birine ait gövde parçasının kaldığı bezemeli bir taş bulunmaktadır. Taçkapı nişinin yan kanatlarında mukarnas kavsaralı birer mihrabiye yer alır. Batı kanadındaki nişin içinde bir aslan kabartması görülür; doğu kanadındaki boğa kabartması zamanla yokolmuştur.
Taçkapının basık kemerli kapı açıklığından, sivri beşik tonozla örtülü dar bir mekân olan ve avluyu kuşatan revağın batı kanadına açılan giriş bölümüne dahil olunur. Ortası havuzlu avlu, kare planlı ayaklara oturan ve yüksek sivri kemer gözleri halinde avluya açılan bir revakla doğu, batı ve güney kenarları boyunca kuşatılmıştır.
Şifâhâne, bitişiğindeki medreseye göre daha düzenli bir plana sahiptir. Avlunun kuzey kanadında yer alan ana eyvan, konum ve hacim olarak yapının bütününe hakim anıtsal bir tasarımdır. Avlunun doğu, batı ve güney kanatlarında yer alan sivri beşik tonozla örtülü yan eyvanlar dikdörtgen planlı olup eş büyüklüktedir. Eyvanlara bitişik olarak avluyu U plan oluşturacak şekilde kuşatan sivri beşik tonoz örtülü odalar yer almaktadır.
Avlunun batı kanadının ortasındaki eyvanın güneyindeki küçük hücreden bir koridora ve koridorun batı kanadındaki bir kapıdan da geçmişte “akıl hastanesi” işlevi gördüğü öne sürülen bölüme ulaşılmaktadır. Kuzey-güney yönünde uzanan bu bölümdeki dar koridor boyunca karşılıklı dokuz hücre yerleştirilmiş olup, güney-batı köşedeki hücreden hamama geçilmektedir.
Şifâhânenin bütün odaları dikdörtgen planlı ve sivri beşik tonozludur.
Medrese ve Şifâhâne’nin inşaatında, moloz taş dolgu üzerine düzgün kesme taş kaplama kullanılmıştır.
Günümüzde sağlam durumda olan Çifte Medrese, hâlihazırda Tıp Tarihi Müzesi olarak kullanılmakta olup, içerisindeki mekânlar da bu amaca uygun olarak düzenlenmiştir.
Medresenin ve türbenin inşa kitâbesi yoktur; buna karşılık, Şifâhâne’nin taçkapısı üzerindeki kitâbede, Mâristân olarak tanımlanan yapının, Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arslan’ın kızı İsmetü’d-Dünyâ ve’d-Dîn Gevher Nesibe Hatun’un vâsiyeti üzerine 1205/06 yılında inşa edildiği yazılıdır. Kitâbedeki bu husus, Şifâhâne’nin olduğu gibi, bitişiğindeki medrese ve türbenin, ağabeyi Sultan I. Gıyâseddîn Keyhüsrev tarafından, kız kardeşinin vâsiyeti üzerine inşa ettirilmiş olduğunu ortaya koyduğu gibi, türbenin de Gevher Nesibe Hatun’a ait olduğunu açıklamaktadır.