ÇİFTE MİNARELİ MEDRESE VE KÜMBETİ

Türkiye ERZURUM 13. Yüzyıl

HATUNİYEOlarak da bilinir.
Yapım Yılı

1270-91

Özellikler

Erzurum’un Yakutiye İlçesi’nde ve Cumhuriyet Caddesi üzerindedir; kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen bir oturum alanı üzerine inşa edilmiş açık avlulu, iki katlı ve dört eyvanlı bir yapıdır. Yapının, geçmişte şehri kuşatan dış surlara yaslanan doğu cephesi, eksenden güneye doğru hafifçe kaydırılmıştır; cephedeki beşgen çıkıntı, eski sura ait kulelerden biridir. Yapının batı cephesinin üst kısmında bir dizi mazgal pencere ve saçak altında taş çörtenler ile güneyinde bir kümbet bulunmaktadır.

Medresenin simetrik olarak tasarlanmış kuzey cephesinin ortasında anıtsal taçkapısı yer alır. Kuzey cephesinin doğu ve batı köşelerine yakın konumda, dikdörtgen prizmal kaideler üzerine oturan yarı dairesel planlı ve konik külâhlı birer payanda bulunur.  Taçkapı kütlesi ile batı kanadındaki payanda arasındaki cephe duvarında bir pencere, doğu kanadındaki payanda ile arasındaki duvarda profilli silmelerle dikdörtgen bir çerçeve içine alınmış ve ayna taşının bulunduğu yüzeyi sivri kemerle sınırlandırılmış bir çeşme yer almaktadır.

Beden duvarından dışa taşkın ve yüksek taçkapı, üst köşelerinde yükselen minareleri ile anıtsal bir görünüme sahiptir. Basık kemerli giriş kapısının üzerinde, onüç sıralı mukarnaslı kavsara yer alır. Kavsarayı üstte sivri bir kemer, yanlarda ise silindirik ikisütunce sınırlandırır. Nişin yan yüzlerinde mihrabiyeler bulunur. Taçkapıyı, kademeli olarak düzenlenmiş beş bordür yanlardan ve üstten dikdörtgen bir çerçeve içine alır.

Taçkapı ile bir bütün oluşturacak şekilde tasarlanmış minarelerin kürsüleri, cephe duvarının üst kesimindeki silme hizasına kadar düzgün kesme taş kaplama, üst kesimleri ise tuğladır.

Medresenin basık kemerli kapı açıklığından sivri beşik tonozla örtülü ve iki kat yüksekliğindeki giriş eyvanına dahil olunur. Eyvana doğu kenarından bitişik dikdörtgen planlı oda kuzey-güney yönünde uzanan sivri beşik tonozla örtülü olup, batı kenarına bitişik kareye yakın dikdörtgen planlı mekân ise üçgenlerle geçilmiş bir kubbe ile örtülüdür; her iki oda da birer kapı vasıtasıyla giriş eyvanıyla irtibatlandırılmıştır.  Kıble duvarında mihrap nişi bulunan batı kanattaki kubbeli oda, medresenin mescididir. Medresenin kuzey-doğu ve kuzey-batı köşelerinde ve doğu-batı yönünde uzanan dikdörtgen planlı iki oda, aynı yönde uzanan sivri beşik tonozlarla örtülüdür.

Kuzey-güney yönünde uzanan dikdörtgen planlı avlu doğu, batı ve kuzey kenarları boyunca revakla çevrilidir; silindirik ve sekizgen gövdeli sütunlar üzerinde yükselen ve sivri kemer gözleri halinde avluya açılan revak,  gerisindeki odaların cephe duvarlarına yerleştirilmiş taş konsollara oturan sivri kemerleriyle avluyu kuşatan bir galeri halinde tasarlanmıştır. 

Avlunun doğu ve batı kanatlarında ve revaklı galerinin gerisinde karşılıklı olarak yerleştirilmiş bir dizi mekân sıralanmaktadır; avlunun doğu ve batı aksı üzerinde yer alan ve iki kat boyunca yükselerek yıldız tonozlarla örtülmüş karşılıklı  birer eyvana bitişik olarak kuzey ve güney kanatları üzerinde sivri beşik tonozla örtülü sekizer oda yer almaktadır.

Avlunun güney kanadını oluşturan ana eyvan, avlu zemininden iki kademe yüksektir; yıkılan tonoz ve revak kemeri, onarımlar sırasında yeniden inşa edilmiştir. Duvar kalıntılarından, ana eyvanın güney-doğu ve güney-batı köşelerinde birer mekânın bulunduğu anlaşılmakla birlikte, plan ve strüktürel özelliklerini belirleyebilme imkânı kalmamıştır.

Avlunun güney kanadındaki derin bir mekân özelliğine sahip ve avluya sivri beşik tonozla açılan ana eyvanın güney ucunda yer alan ve eyvana dıştan eklemlenmiş olduğu anlaşılan kümbet, Hatuniye ya da Padişah Hatun Kümbeti olarak da tanınmaktadır; kümbetin, medreseyle birlikte inşa edilip edilmediği tartışmalıdır.

İki katlı olarak inşa edilmiş olan kümbet, kare prizmal bir kaide üzerinde oniki kenarlı çokgen bir gövdeye sahip olup, konik bir külâhla örtülmüştür.

Kümbetin gövdesinin dış cephesi, üç kaval silmeden oluşan sivri kemerli nişlerle oniki yüzeye taksim edilmiştir. Cephe yüzeylerini hareketlendiren ve münavebeli olarak yerleştirilen çift katlı pencerelerden alt bölümdekiler düşey dikdörtgen birer açıklıktan ibaret olup, sivri kemerle çevrelenen mukarnas kavsaralı birer niş halinde tasarlanmışlardır; cephenin üst yarısındaki pencereler ise sivri kemerli açıklıklar halindedir.

Profilli silmeler ve bezemeli geniş bir bordürün kuşattığı kasnak, külâh eteğinde mukarnaslı bir saçak kornişiyle sınırlandırılmıştır.

Kümbetin her iki katına da medresenin güney eyvanından ulaşılmaktadır. Çift kollu ve ara sahanlıklı bir merdiven kuruluşuyla ulaşılan üst kat, oniki kenarlı ve kubbeyle örtülü bir mekândır. Her kenara münavebeli olarak yarım daire ve çokgen planlı nişler ve pencereler açılmıştır. Kapının iki yanında bulunan iki küçük hücrenin eyvana açılan birer penceresi bulunur.

Merdiven sahanlığının altındaki basık kemerli bir kapı açıklığıyla, mumyalık işlevi görmek üzere hazırlanmış zemin kat mekânına dahil olunur. Haçvarî planlı mekânın merkezini oluşturan kare alan çapraz tonoz, kolları ise sivri beşik tonozla örtülüdür; doğu, batı ve güney duvarlarına açılmış üç mazgal pencere ile mekânın hava alması sağlanmıştır.

Düzgün kesme taşla kaplanmış kümbetin konik külâhında, yöreye özgü pembemsi kahverengi taşlar kullanılmıştır.

Medresenin üst katı, zemin kat ile planimetrik bir benzerlik göstermekle birlikte, iki kat yüksekliğindeki dört eyvan dolayısıyla bağımsız dört blok halinde tasarlanmıştır. Zemin katında, avlunun kuzey-doğu ve kuzey-batı köşelerindeki iki ve avlunun güney-doğu köşesindeki toplam üç ayrı merdivenle ulaşılan üst kat, zemin kat odalarının plan düzenlemesini tekrarlar. Avlunun güney-doğu köşesinde ve üst katı geçmişte zemin kat ile irtibatlandıran bir merdivenin bulunmayışı dikkat çekicidir; hâlihazırda günümüze hiçbir izi bulunmayan merdiven kuruluşunun, bu köşedeki yıkılmış olan odanın içerisinde çözümlenmiş olduğuna şüphe yoktur.

Farklı boyutlarda düzgün kesme taşlarla kaplanmış medresenin, dışarıda taçkapı ve içeride zemin kattaki hücrelerin kapılarında yoğunlaşan taş oyma bezemeleri dikkat çekicidir.

Taçkapıda, mukarnas kavsaralı kapı nişini kuşatan bordürlere kabartma olarak, stilize edilmiş bitkisel bezemeler işlenmiştir. Kıvrım dallarla birbirine bağlanan palmet ve rûmîlerden oluşan bezemeler girift karakterlidir. Dıştan ilk bordürün her iki başlangıç noktasında, küre biçimli bir vazodan çıkan hayat ağacı tasviri görülür.

Taçkapının ön ve yan yüzlerinde yer alan dört panodan, sadece batı kanadındaki pano tamamlanabilmiştir. Bu panoda, çift başlı ejder figürünün gövdesi üzerinde yükselen bir hayat ağacı ve üstte çift başlı bir kartal tasvir edilmiş; hayat ağacının dallarına ise kuşlar ve çeşitli meyveler yerleştirilmiştir. Doğu kanadındaki panoda ise yine bir ejder çiftinin gövdesi üzerinde yükselen hayat ağacı tasvir edilmiştir. Taçkapının yan yüzlerindeki tamamlanmamış panolarda da hayat ağacı tasvirleri yer almaktadır. Bu ve benzeri tasvirlerin, Şaman inancında ölümden sonraki ikinci hayatla ilişkili sembolik anlamlar taşıdığı bilinmektedir.

Kapı nişinin iki yanındaki mihrabiyelere, oniki kollu yıldız geçmelerden ibaret geometrik kompozisyonlar işlenmiştir;  sütuncelerin gövdeleri ise bitkisel bezemelidir.

Minare kürsülerinin doğu ve batı yüzlerinde, sırlı ve sırsız tuğlalarla geometrik kompozisyonlar oluşturulmuştur. Kuzey cepheye bakan kare panolar ise çini mozaik tekniğinde geometrik kompozisyonlarla bezenmiş olup, panoların içindeki madalyonların göbeklerinde ve sekiz köşeli yıldızlar içinde   Allah yazısı yer almaktadır. Dilimli minare ve şerefe altlarındaki mukarnas dolgular, sırsız tuğlalar arasına yerleştirilmiş turkuaz renkli kesme çinilerle bezelidir.

Avluyu çevreleyen zemin katın revak sütunlarından bir kısmının gövdesi ve başlıkları ile zemin kat odalarının kapıları, pencereler, eyvan kemerleri ve yan duvarları özenli bir taş işçiliğiyle bezenmiş olup, bezemelerde stilize edilmiş bitkisel motifler geometrik bezemelere göre daha yoğun olarak kullanılmıştır; avlunun batı kanadındaki eyvanın güney köşesinde stilize edilmiş bir insan portresi görülür. Taş işçiliğinin üst kat revakında devam etmeyip kesilmiş olması, medresenin inşaatının tamamlanmamış olduğunu açıklamaktadır.

Medrese ve kümbetin kapılarındaki bazı taşların, Erzurum’un 1878 yılındaki Rus işgâli sırasında yerlerinden sökülerek St. Petersburg’a götürülmüş olduğu iddia edilir.

Çeşitli onarımlar geçiren yapıda son olarak Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından 2011 yılında başlatılan onarım çalışmaları 2015 yılı itibariyle sürdürülmekte olup onarım tamamlandıktan sonra medresenin “Vakıf Eserleri Müzesi” olarak kullanılacağı açıklanmıştır.

İnşa kitâbesi bulunmayan medrese ve kümbetin tarihlendirilmesi tartışmalıdır; tarihî kaynaklar kadar, benzer özelliklere sahip örneklerle mukayese edilerek 1270-91 yılları arasına tarihlendirilmesi mümkündür.

Konum
Türkiye
ERZURUM
Fotoğraflar